18 Nisan 2016 Pazartesi

En İyisini Ben Bilirim


"En iyisini ben bilirim" diyen kişi ya o konunun alimidir ya da öğrenmeye kapalı bir cahil. 

Konu futbol olursa alim ve cahil rahatlıkla aynı muameleyi görebilirler. Zira duygular ve ön yargılar her yoruma 1-0 önde başlarlar.
...
...

"Fenerbahçeli seyircinin veya taraftarın tepki göstermeye hakkı yok mu ? Tepkisinin nasıl nerede gösterecek?"  ve "Tepkinizi ıslıklayarak, küfür ederek göstermeyin" diyenler arasında kimin haklı olduğuna karar verebilecek bir jüri kurmak Diego için "seneye kalırsa çok faydalı olur" demek gibi iyimserlik ötesidir. 

Ancak elimizde klasik ama çoğu zaman işe yarayan bir model mevcuttur. Bu model kim haklı diye bakmayalım ne doğru diye bakalım der.

Mersin maçında sezonun tüm kupalarındaki ilk asistini yapan 8m bonservis ödenmiş Josef ve ikinci asistini yapan Robin Van Persie'nin bu performansları kabul edilebilir değildir. Diego'nun Galatasaray maçındaki futbol acizliği bir yana, iki yıldır tüm fırsatlara rağmen ortaya koyamadığı futbol becerisi ve aklı için hiç bir bahanesi olamaz... Okuyanların tam bu noktada "Eee, suçlu  kim peki ?" dediğini hissederek suçu oyuncu, hoca ve onları alanlar arasında üçe bölmeyi teklif ederim. İsteyen 90-5-5 diye isteyen 33-33-34 diye böler. 100-0-0 diye bölen varsa kim haklı, kim haksıza çok takılmış demektir...

Geçen yıl bu zamanlarda Emenike saç baş yoldururken ve "bu takıma sağlam bir golcü lazım" görüşü hakimken birisi çıkıp "Fernandao ve Robin Van Persie alınacak" dese camia içinde kaç kişi "fayda getirmez" diyebilirdi ? İşin talihsizlik ve yönetememek boyutunu da adil dağıtmak gerekir...

Robin Van Persie'nin penaltı golünden sonra Pereira ile, Sirkeci Garında askerden dönen adam ve nişanlısı sıcaklığında kucaklaşması Kasım ayında yaşansaydı belki her şey Fenerbahçe için daha güzel olurdu. Belki de bir kucaklaşmanın ötesinde hedef birlikteliğine ihtiyaç vardı...

Tüm taraftarların aynı fikirde olduğu tek gün şampiyon olunan gündür.
Herkes mutludur. O gün de bazısı sarhoş olur, bazısı dua eder, bazısı ağlar,bazısı sevinçten havaya silah atar... İnsanlık halleridir.

Şampiyonluk basit bir puan aritmetiğine bağlıdır. 
Rakibinden fazla puan toplarsın veya rakibin ile aynı puanı toplar ona averaj üstünlüğü sağlarsın. 

Peki bitmeyen bir ligde oyuncunuzu ıslıklamak, bu matematik veya yakın futbol tarihimiz içinde bilmediğiniz bir şeyler olduğu anlamına gelmez mi ? Tepkini göstermek haktır. Tepkini gösterirken "gerekirse  takım yenilsin, hiç umurumda değil" demek doğru mudur ? 

Geçen hafta Gizli İşsizler yazımda bitti sanılan ama bitmemiş ancak havlu atıldığı için biten bir sezondan bahsetmiştim. Yıllar sonra bu sezonu da o kategoriye mi sokarız, yoksa bir mucize diye mi yazarız bilmiyorum. 

"En iyisini ben bilirim" düşüncesi Fenerbahçe kulübüne başkanından, dün gece takımı ıslıklayan seyircisine zarar vermektedir. Fikirler değişmez değildir, bilgiler yenilenebilir ama Fenerbahçe'nin menfaati ve başarısı ancak Fenerbahçelilerin samimi sağduyusu ile oluşabilir.

 
En iyisini çocuklar bilir. Onlar hesapsız severler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder