20 Nisan 2016 Çarşamba

Bize bu yolda geri dönüş yok

Abdi İpekçi Spor Salonu...

Güvenlik görevlisine yaklaşıyorsunuz.
- Bilet alacağız, gişedeki görevli nerede ?
- Buralardaydı,gelir şimdi. Fener'in maçı mı var bugün ?

Gişe görevlisi elinde çayla geliyor.
Camdaki A4 kağıda tükenmez kalemle Pota arkası 5TL Orta Bölüm 12 TL yazılmış.
3 tane 5 TL'lik bilet alıyorsunuz. Çünkü içeride kontrol eden yok, istediğiniz yerde rahatlıkla oturabilirsiniz. İçeride 300-400 seyirci var ve Abdi İpekçi'yi giriş koridorundan itibaren 2 kat sayarsanız üst kat perde ile kapatılmış...

Bu anlatığım hikaye yabancı gelmiyorsa, çok değil 7-8 sene önce Fenerbahçe'nin bir basketbol maçına gitmişsiniz demektir.

Peki ne oldu da Fenerbahçe geçen yılın şampiyonunu, kimseye kalp çarpıntısı dahi yaşatmadan 3-0 ile süpürdü ? Üstelik geçen yılki kadrosunu korumuş şampiyonun karşısına, geçen yıldan daha az bütçeyle, yeni bir kadroyla ve sezonun en iyi oyuncularından Vesely olmadan çıkarak.

Basketboldaki kariyeriniz size bir sonraki iş başvurunuzda kapıyı açar. Hele Obradoviç gibi uzak ara Avrupa'nın en çok üst düzey kupasını almışsanız. Eğer sekiz kupanın yanına dokuzuncuyu koymak için iştahınız yoksa, önceki başarılarınızın bugüne katkısı olmaz. Sözü dinlenen bir adam olarak kalırsınız. İştah ilk anahtar kelime olsun. İkincisine geçelim.

Fenerbahçe takımının başarısı için sihirli değnek, zamanı gelmişti, iyi bütçe vs derseniz ve "çalışmak" fiilini ısrarla sahneye davet etmezseniz başarıyı asla anlatamazsınız. Peki, iştah ve çalışmak dedik. Üçüncü ve son olarak da karakterli ve doğru oyuncular diyelim. 

Öyle ya, 3 yılda kimler geldi kimler geçti. Bu takımda "onun da tek zaafı savunma yapmaması. Falancadan rebound katkısı beklemek hata olur. Sayı atmak da onun işi olmasın. Onu da bu deli dolu haliyle kabul edeceksin" diyebileceğimiz oyuncu var mı ? Dün Datome, sakal bırakıp arkadaşının formasını giymiş Vesely gibi smaç yaparken, Dixon Reyes ile eşleştiğinde faul yapayım demeden savunma yaparken, maçı tek sayıyla tamamlayan Sloukas (Fenerbahçe'ye gelen en iyi guard) sayı atma saplantısına kapılmadan maçı tamamlarken, sezonun ürkek eli Kalinic hünerli bir ele evrilmişken biz sahada  "Kimse takımdan büyük değildir" sözünün tanımı bir TAKIM gördük. 


Geçen yılın yıldızı Bjelica, önceki yılın Bojan dersem bu yazıyı okuyanların çoğunluğu kabul eder. Bu yılın yıldızı kim dersek küslük çıkar. 

Hayali gerçek kılanların listesini yazsak birisi eksik kalır. Misal dün soyunma odasından ger geri ayrılmak zorunda kalan sevgili Kıvanç Özkök'u unuturuz. 1001 uğur yapan taraftarları unuturuz. Maçtaki oyuncuların, koçların hiç tanımadığımız ailelerini unuturuz. Murat Ülker'i unuturuz. Basketbol şubesinin de başkanı olan Aziz Yıldırım'ı unuturuz. Televizyon başındaki Vesely'i unuturuz. En iyisi bu cümleyi "hakemler hakkında konuşmak istemiyorum" diyen Şenol Hoca kıvamına gelmeden "Fenerbahçe'nin başarısında zerre katkısı olan herkese şükranlarımızla" diye bitirmek.



Basketbolun en büyük sahnesinde bu yıl büyük bir TAKIM olacak.
Geçen yıl kupayı alacağımıza inanmıştık,olmadı ama bu yolda dönüş yok...

Fenerbahçe müze müdürü Alp Bacıoğlu Abimiz o kupayı Harrington Kupası ve "Fenerbahçe'ye ebedi muaffakiyetler dilerim" yazısı karşısında güzel bir yere koyacaktır. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder