17 Nisan 2015 Cuma

Büyür yavaş yavaş...

Fenerbahçe'nin tarihindeki ilk basketbol maçını oynadığı ve kazandığı takım aynı zamanda İstanbul basketbolunun da ilk şampiyonu olan İstanbullu Musevilerin takımı Makkabi'ydi.

Fenerbahçe'nin ilk Final4'u öncesi elediği takım da bir başka Maccabi olabilecek mi ? Madrid'e Fenerbahçe 1 galibiyet rakibi 3 galibiyet uzaklıkta.

Fenerbahçe'nin ilk beşinde geçen maç hiç süre almamış Semih'i görenler şaşırdılar. Semih bu fırsatı tepe tepe hücum ve savunmada kullandı. Türk uzunlar içinde en yetenekli ama en tembel/vurdumduymaz  oyuncu tanımlamasındaki tembelin üstünü çizmek için bu sezon gösterdiği gayrete helal olsun, bir zahmet bu gayreti sürekli kılsın.

Fenerbahçe doğru şut seçimleri ve yardımlaşmayla ilk çeyrekteki (ilk yarı değil, ilk çeyrek) Maccabi potasına 30 sayı bıraktı ! İlk çeyrekteki 16 sayı farkı kapatmak için Maccabi oyun disiplini içinde elinden geleni yapsa dahi (tam bu noktada Devin Smith'e özel saygılarımızı yollayalım) karşısındaki rakip dün gece için buna izin vermeyecek bir odaklanma ve hırs içindeydi. Maç bittiğinde pota altı canavarı Sofoklis'in asist-sayı-ribound hanesinde 0 yazıyordu. Maccabili en fanatik taraftar dahi "denedik, elimizden geleni yaptık ama gücümüz yetmedi"  demiştir....

Bir önceki maçı 17 asist ile tamamlayan takım "durmak yok, yola devam" diyerek rakamı 20'ye çıkardı. Ribound, top çalma, asist gibi tüm istatistiklerde(tamam bu maçlık faul yüzdesine bakmayalım) de geride bırakma alışkanlığını sürdürdü.

Bjelica'nın kadife elleriyle aldığı 15 ribound, Zizis'in bedenini de hizaya getiren basketbol aklı, Zoric'in mücadelesi, Kenan'ın dolarla paralel yükselen formu, Bogdanovic'in atışları kaçırsa da eksilmeyen hırsı, Emir'in her zamanki gibi farklı pozisyonlardaki beceresiyle Fenerbahçe zoru kolay yaptı.

Goudelock hucum disiplini içinde oynadığında rakip için çok sinir bozucu bir karakter olabildiğini yine gösterdi...Savunmacısının sık sık koçuna dönüp "daha ne yapayım" bakışlarını yakalamak mümkün. Dün Goudelock takımın en çok sayısını atarken, tribünde annesinin kucağında uslu uslu maçı izleyen dünya tatlısı oğlu DJ'e de müthiş bir doğum günü hediyesi veriyordu.

Allah bağışlasın
Goudelock da tanıdıkça sevilen oyunculardan. Onu sevdiren kendi oyunu kadar Obradovic'in onu disipline etmesidir. Takımın tek hücum opsiyonu değil en önemli hücum opsiyonlarından biri olduğunu anladığında basketbolu zevkle izlenir hale geldi. Savunma da gösterdiği çaba da cabası !

Sıfırı değerli kılan adam !
Fenerbahçe 82-67 kazanırken Obradovic "İlk hedefiniz Madrid'dir,ileri !" diyordu.

Güzel fotoğraf yine  Tolga Ferhatoğlu'ndan
Şarkının "Bir kıvılcım düşer önce,büyü yavaş yavaş" kısmında devam ediyoruz.
Ne şarkısı, ne oluyor diyenler için serinin ilk yazısı şudur
Devamını ısrarla bekleyiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder