3 Kasım 2014 Pazartesi

Türkiye'nin 'yükseleni' Fenerbahçe


      Amerikalı yazar ve gazeteci Earl Wilson ilginç bir isimdir.“Başarı yalnızca bir şans meselesidir.İsterseniz başarısız olmuş herhangi birine sorun” der. İlginçliği sadece meşhur sözlerinden gelmez, doğum tarihi de pek orjinaldir : 3 Mayıs 1907 ! Şimdi tüm Fenerbahçelilerin daha fazla ilgisini çekecek olan Wilson ‘un söylediği gibi bazı şeyleri “şans” ile açıklamak pek akıl karı değil. Beşiktaş şansına lider olmamıştı ama Bursa deplasmanı hariç henüz dişli takımlara karşı da oynamamıştı.

     Maça çıkarken müzmin sağ bek sendromunun yanı sıra Alves’in de oynamıyor olması Beşiktaş hanesindeki dezavantajlardı. Bu arada Ali Tandoğan ve İbrahim Üzülmez hala Beşiktaş formasını giyiyor olsalardı (Ali Tandoğan halen Adana Demirspor’da oynuyor) mevcutlardan daha azını mı yaparlardı diye de sormak gerek. Futbolda pasaporta, kariyere, yaşa değil performansa bakmak gerek…


     Beşiktaş klasik “Kartal gol gol gol” tezahüratı ile başladıysa da ilk golü bulan Fenerbahçe oldu. Saçlarını kesince, Türkiye’yi bisikletle gezmeye gelmiş turist görüntüsüne ve dinginliğine bürünen Raul güzel bir top çaldı. Anelka’nın yıllar önce sağ kanattan akışını kopyalayan Alper aktı, Emenike neyse ki ayak içi vurdu, 0-1 oldu.

Solcu
     Fenerbahçe kazanırsa lider olacağının bilincinde “lidere yakışır” bir oyun sergilemeye başladı. Havadaki moleküllerle bile kavga etme becerisine sahip Emre ve Caner ilk yarının futbol olarak en akıllı isimleri oldular. Kadlec ve Bekir hatasız, kazasız, risksiz,kavgasız bir oyun sergileyip aferin aldılar.

     Olcay Şahan’ın ikinci sarı karttan atıldığı pozisyonu öncesi ve sonrası çok ilginçti. Öncelikle sarı kart doğruydu ancak öncesinde Necip’in Super Bowl’da gördüğü bir hareketi Emenike üzerinde denemesi net faul ve sarı karttı. Sonrasındaysa  Emenike’nin olan bitenin farkında olmayıp Olcay atılırken “ama bana faul yapıldı” diye itirazı milyonları “bir sus be adam” diye ekrana kilitledi.

Bilic Beşiktaş hakem yüzünden kaybetti diyorsa,Beşiktaş'a yazık
     Fenerbahçe ikinci yarıda bol pas yaparak rakibi üzerine çekmek istediyse de bu durum laubalilik ve vurdumduymazlık ile sık sık karıştı. 10 kişi kalan Beşiktaş gelip golü atacak, bakın görün diyenler haklıydı ama Beşiktaşlı futbolcuların güçleri yetmedi. Sow oyuna girince bu vurdum duymaz furyaya hemen uyum sağladı. Kaptırdığı top için cümleler kurulurken, Kuyt nefis bir top kaptı (Konu Kuyt olunca çaldı yerine kaptı daha uygun oluyor), Emenike pas verdi, Sow Beşiktaş’a yine gol attı, 0-2 oldu.

Tolga'nın bakışı : İnsan bir özür diler !
Fotoğraf :Tolga Ferhatoğlu'ndan
     Saatlerce yazarak anlatılamayanı, bazen bir cümle bazen de bir karikatür ile anlatan Can Barslan’ın maç sonucunda yazdığı gibi “Fenerbahçe Sow ve Emenike’ye rağmen Sow ve Emenike ile kazandı”

     Aldığı ücret, maç başılar ve şampiyonluk primleri dışında Fenerbahçe’den bir menfaati olmayan (hay Allahım !)  Volkan Demirel’in (85 dakika çok iyi oynadı) son dakikada Beşiktaş’a şeref sayısı attırma çabası ve gereksiz bir topa uçup kendini sakatlama gayreti de boşa gidince Fenerbahçe olimpiyatta maç kazanıp geçen seneki koltuğuna geri döndü .

     İsmail Kartal antrenörlükten teknik direktörlüğe geçişi sürecini yaşadığı şu günlerde kurduğu kadro ve oyuncu değişiklikleri ile yüksek puan aldı. Tam puan diyemeyiz zira neden Selçuk’un oyuna girdiğini çözmekte zorlanıyoruz. Şaka bir yana İsmail Hoca’nın bitirim eski futbolcu cümleleri kurmak yerine sakin ve mütevazi davranması önemlidir. Lakin ülkemizde teknik direktörlerin sözleri camiaları motive eder. Arap İsmail gibi davranmalı gerektiğinde sehpaya vurup üzerindeki sürahiyi zıplatmalı sözünün arkasındayız .

     İleride basın sözcüsü olmasını dilediğimiz Bekir ve Sivok’un maç sonu açıklamaları her koşulda yönetici açıklamalarından 2-3 kat akıcı ve akıllıcaydı .

     Her derbide kaybedenin (Fenerbahçe de dahil) sığındığı liman olan Emre tabii küfür etmesin (lan da demesin, o da sakıncalı) ama bazı Fenerbahçelilerin bile yükseleni Beşiktaş tribünleri de koro halinde dakikalarca küfür etmesin. Değil mi ama ?

     Unutmadan, tribünlerde Fenerbahçe’ye “şike” göndermesi yapan Beşiktaşlı dostlarımıza da bilgi verelim. Ne Beşiktaş ne Fenerbahçe 2010-11 sezonundaki kupalarını gayri ahlaki yollarla, şikeyle ,manipülasyonla almamışlardır. 

     Fenerbahçe ÖYM’de, TFF’de, UEFA’da, CAS’da, İFM’sinde “biz şike yapmadık” diye savunma yapmıştır. Beşiktaş’ın, tekrar edelim şikeyle alakası olmamıştır, yöneticilerinin ne yönde savunma yaptıklarına lütfen baksınlar. 3 Mayıs 1907 doğumlu Earl Wilson’ın bir sözü daha var: Bir şeyi yazıp,altına imzanızı atamıyorsanız söylemeyin !  

     Yazıyı Premier League Türkiye’nin ortağı ve neferi Mert Artun’un  dün geceki yorumuyla bitirelim “ilk 8 haftanın özeti: ne kadar zorlasak da, istemesek de, göstermesek de bu ülkenin en iyi takımı uzak ara Fenerbahçe


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder