20 Haziran 2014 Cuma

Van Golü Canavarı

Maça çıkana kadar iki ezeli rakip Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 5’er lig şampiyonluğu vardı. İki takım finalde daha önce 2 kez karşı karşıya gelmiş ve birer kez üstünlük kurmuşlardı. Dolayısıyla 2013-14 şampiyonu olacak takım diğerine iki kulvarda daha üstünlük sağlayacaktı.

Fenerbahçe maça daha önce hiç denemediği bir beşle başladı: Zoriç-Kleiza-Emir-Ömer-Bogdanoviç. 

Kleiza da bu maçın önemini anlatmak istercesine sakallarını keserek sahada yer alması dikkatlerden kaçmadı. Fenerbahçe rakibini, hiç  zorlanmadan 20 sayı farkla yenerek şampiyonluk kupasına uzandı. Uzandı ancak tutamadı. Zira Haluk Ulusoy’un 2000’li yıllarda Fenerbahçe şampiyon olduğunda “lig tescil edilmedi” diye kupasını vermeme geleneğine yıllar sonra basketbol federasyonu sahip çıkmıştı. Ülkemizde kurumlar arasında böyle güzel işbirliklerini görmek ne güzel !

Maçın hakemleri finali hatasız bitirdiler desek yeridir.

Basketbol liginde 10.şampiyonluğunu kazanan kaptan Ömer Onan kısa bir konuşmayla Cumhurbaşkanlığı Kupası ile açıp, Şampiyonlukla bitirdiği sezon için taraftara teşekkür etti. Ömer salonun yarısıyla fotoğraf çektirip bir başka rekoru daha hanesine yazdırdı.

Geleneksel çemberden file kesme işi en genç Berk Uğurlu’ya verildi.  Yerli John Stockton Berk, Metecan, San Epifano Melih, Kenan  ilk lig şampiyonluklarının keyfini çıkardılar.



Obradoviç kendisi için yapılan tezahüratlar sonucu tribün tribün dolaşıp yumruk şov yaparken az daha ceketi yırtılıyordu desek kimse inanmaz. Zaten öyle yapmadı, tribünleri alkışladı ve bu başarı benim değil bizim diyerek ekibini gösterdi.

Ülkenin dört bir yanında yaz spor okullarına “bir gün çok ünlü bir sporcu olacağım” düşüncesiyle gidecek çubuklu çocukların yaz boyu sırtlarında okullarının adı yazılı çantalar, minik kalplerinde de “hem futbol hem basketbolda şampiyon olmanın” mutluluğu olacak.

* * *

İskoçların Loch Ness canavarından esinlenerek kurgulanan Van Golü Canavarı ilk başta çok popüler oldu. 


Onlarca TV kanalı canlı yayında Van gölünde canavar aradı. Suda yatan manda, göle konmuş kuş, ağaç dalı, balık ağı, traktör lastiği, şişmiş su poşeti  “canavarı bulduk” diye son dakika haberi olarak geçildi. 

Sodalı gölde birkaç balık türü dışında canlı yaşaması çok zor diyen uzmanlar ortaya çıkıp tüm hevesleri kırınca Van Golü Canavarı kül tablası ve tshirtlerde yaşayan bir karikatür olarak kaldı.

Galatasaray yönetimi çok zayıf argümanlar ile kendi Van Golü Canavarını yaratıp takımın maça çıkmasına izin vermedi. Son maça çıkamayan tüm basketbolcular yaşamlarının sonuna kadar gece rüyalarında o maça çıkacaklar. Bu tercihin hatası gün geçtikçe anlaşılacak. Çünkü gölde canavar yok !

Galatasaray'ın sahaya çıkmaması Fenerbahçe'nin şampiyonluğunun değerini düşürmez, Galatasaray'ın ikinciliğinin değerini yükseltmez.

Son olarak, Fenerbahçe ve Galatasaray için birbirlerini yenmenin mutluluğu aslında diğerinin büyüklüğünde yatar ve bu yorgun rekabetin mazisinde bir tarih yatar. 

14 Haziran 2014 Cumartesi

Parkede dev bir adam

İyi yer tutup reboundu alıyor, koç arkasından bağırıyor “götür kendin at, götür kendin at” Potaya yaklaşıp turnike adımına başlarken koçu bir kez daha bağırıyor “sol,sol…sol elle at !”

Adımlar tutuyor ama  el olmuyor, sağ elle atıyor. Yanında koşan savunma oyuncusu da çok iyi sıçrıyor ama topunu kesemiyor, basket !

Koç "oğlum ben sana sol elle at demedim mi ? Sağ elle zaten atıyorsun, idmanda sol elle atmazsan maçta nasıl atacaksın ? " diye kızıyor ve yan tarafı gösteriyor “gel kenara, değiş Mehmet ile ! ”

Turnikeyi hem de kendinden uzun rakibine rağmen atmış ama yine de koçun gazabına uğramış genç köşede bir yudum su içiyor, terini siliyor. İçinden  "ama bu haksızlık" diyor. “Ha sağ el ha sol el, ne fark edecek. Yeter ya bırakacağım basketbolu”

Sonra düşünüyor...Sadece atmaya şartlanmasaydı, kaçırmaktan korkmasaydı sağ el yerine sol elle atabilirdi. Babası ile parkta sol elle turnike çalıştığı günleri hatırlıyor ve karar veriyor, bir daha soldan turnikeye girdiğine sol elle atacak.

1 saat sonra gencin idmanı bitecek, saat 21 olacak,metrobüsle evine dönecek.

Evin kapısını açıp girerken annesi ocağın altını açıp yemeğini ısıtacak.“Anne yemek yiyecek halim yok” diyecek ama annesi itiraz dinlemeyecek ."Aç karnına olur mu evladım, çorbanı içerken ben yemeğini getiriyorum" diyecek. Babası idmanının nasıl geçtiğini soracak, sol el konusuna girmeden “iyiydi baba, çok sağlam çalıştık” diyecek. Aklına yarına olan ama hiç dokunamadığı ödevler gelecek …

Bizim sol elle turnike atmaya karar veren genç ve binlercesinin benzer öyküleri var. 

Elene elene gidecekler ve çok az bir kısmı ilerleyip basketbolculuğu meslek olarak seçecek . İlk profesyonel maçlarına çıktıklarında son 10 yılda bin defa onları arabayla idmana götürmüş ve beklemiş babaları, bin kez yemek ısıtmış, eşofmanlarını bir gün kirli bırakmamış anneleri de tribünde olacaklar. O anne babalar, onların ilk sayılarını alkışlarken yılların yorgunluğunu da unutuverecekler...

Koçlar, basketbol hikayelerinin henüz ortasında olan gençlere “işine saygıyı” anlatırken, annesini toprağa verip, içinde kopan fırtınalara rağmen maça çıkan Oğuz Savaş’ın hikayesini anlatacaklar. “O maçta Fenerbahçe 3-2 öne geçerken takımının en iyisiydi. Sahaya girerken de çıkarken de salonda  herkes ayaktaydı ve  onu alkışlıyordu ” diyecekler.

Belki, sakatlıktan dönüp takıma nasıl kendini kabul ettirdiğinden, yıllarca  faul atışlarını geliştirmek için ne kadar çok çalıştığından da söz edecekler.

Her başarılı basketbolcunun kariyerinde müthiş özveri hikayeleri vardır. Dün gece bir tanesine daha Ataşehir Ülker Arena’yı dolduranlar, televizyon başındakiler şahit oldular.

Fenerbahçe şampiyonluğa 1 maç daha yaklaşırken yazılabilecek daha anlamlı bir hikaye yoktu ve sahada 2 metre 13 santimlik dev bir adam vardı.




11 Haziran 2014 Çarşamba

6 Maddede Playoff 4.Maçı

1--Fenerbahçe ilk çeyrekte yine yataktan kalkıp apar topar maça gelmiş gibiydi. Galatasaray bu çeyrekte 4 basket faul kazanırken, Fenerbahçeli oyuncular rakibin hep bir adım gerisinde kaldılar. Maç boyunca da çember savunmasını unuttular.

Obradoviç’in yardımcıları  ve takım menajerlerinin aldığı ücret ile ligde 1 sezon geçiren takımlar var. İlk çeyrekteki Emir-Kleiza değişikliğinde 4 yabancı konusunda uyanmamaları, uyarmamaları büyük hataydı. Masa ve saha hakemlerinin Kleiza’yı “bizden biri” kabul edip ilk atışı yaptırmaları da bu maçta büyük hatalar olacağının ilk sinyaliydi !

2--Galatasaray 3.maçın yıldızı Ender’i bu kez çok az kullandı. Ancak Arroyo bu maçta aldığı süreyi ve topu iyi kullandı. 1 hafta diyet yapıp Pazar günü çılgın gibi yemek yiyenler misali ilk 3 maç toplamında attığı sayıyı bir maça sığdırdı.

Sinan Güler de 15 sayı, 6 rebound, 4 asist ile sezonun en verimli maçını oynadı.

3--Hakemlerin hal ve tavırları, Recep İvedik’in çamurdan vazo yapma sahnesindeki repliği hatırlattı: hayırlı bir yere varmayacak bunun sonu !

Obradoviç’in atıldığı pozisyon öncesi  Ender’in 2 saniye içinde yaptığı 2 kasti faulü görmemeleri kabul edilebilir bir ‘hata’ değildi. O pozisyonda çıldıran Obradoviç’in tepkisine teknik faul kararıysa doğruydu. Ancak neden ve ne zaman 2 teknik faul oldu , neden hakemler bu kararı anons sonucu gittikleri soyunma odasında verdiler anlamak güç !  

Cenk Akyol’a teknik faul çalınmasından sonra Cenk’in itirazlarını sürdürmesi üzerine hakem Fatih Arslanoğlu’nun bir faul daha almaması için Cenk’i kolundan tutup sahanın diğer köşesine götürmesi basketbol sahalarında ilk kez görülen bir olaydı. Galatasaray kenar yönetimi “bu adamın bizim yerimizde gözü var” diye endişe duymuşsa haklıdır…




PTT  İstanbul içinde bile APS’yi 3-4  günde getiriyor. Şehir içi tebligatlar günler sürüyor, bazen kayboluyor. Bunun bilincinde olan TFF yetkilileri Obradoviç’e , bir sonraki maçta cezalı olduğunu maç biter bitmez elden tebliğ ederek “Geleneksel 1.FIBA sürat ödülüne” de aday oldular.

4--Fenerbahçe ‘de Bo maçın içinde kalmayı başaran yegane oyuncu oldu. Yardımcı roller için bir kaç oyuncu daha ortaya çıksa özellikle beraberliği yakaladıkları 3.periyotta maçı bırakmayabilirlerdi. Kleiza’nın 22 sayısının çoğu atı alanın Üsküdar’a yaklaştığı ve geçtiği dönemlere denk geldi.

Fenerbahçe basketbol yönetimi maçı kaybetme sebebi olarak hakemleri görebilir. Bununla beraber savunma hataları ve bilhassa adam paylaşamama sıkıntısını da görmüşlerse sorun yok…

5-- Turgay Demirel keşke bir milli piyango bileti çekseydi, kalbi temizmiş. Dileği tutacak ve  muhtemelen iş son maça kalacak. Her iki takımda kalan 3 maçtan ikisini kapmaya çalışacak.

Galatasaray kulübü “maç sonunda skorboarda yazılanlara üzüldük, yazan bizim elemanımız değil” demiş. Sorun çözülmüş, bu durumda TBF skorboard görevlisine saha kapatma cezası verecek. Belki adamı bir gece Abdi İpekçi’de kapalı tutacaklar belki de 2000.TL ceza verecekler.

Basketbolu “futbol hoyratlığı” ile yönetenler oldukça, kulüpler veya federasyon bazında herhangi bir yüzleşme ve utanma olmayacak.


6—Gergin gecede Fenerbahçe aleyhine 6 tane teknik faul çalınması yakın tarihin rekorlarından biri oldu. Ancak teknik faul basketbolun fıtratında var, üzülmeye gerek yok.